31 Mart 2013 Pazar

Böbrek taşı tedavisi

Yapılan böbrek taşı tedavisi en sık uygulanan tedavi yöntemi dışarıdan şok dalgaları yardımı ile taşı kırma yöntemidir. Bu tedavi yönteminin tercih edilmesinin nedeni hastanın yatış gerekmeden ve anestezi almasının gerekmemesi ve de hastaya komplikasyon ve herhangi bir yan etki yapmamasından dolayı bu yöntem sıklıkla tercih edilmektedir. 

Dolayısıyla eğer hastada bir taş saptanırsa birinci tercih yöntemi hem hasta hem de doktor açısından şok dalgalar yardımı ile uygulanan böbrek taşı tedavisi olmaktadır.

            Bunda da amaç dışarıdan bir enerji kaynağı ile oluşturulan şok dalgası böbrekteki taşa lokalize edilir ve taş küçük parçalara 6 mm den daha küçük parçalara bölünür ve normalde bu parçalar idrar yolu ile kolayca vücuttan atılmaktadır. 

Taş 2 cm büyük ise ve taş idrar kesesine yaklaşmış ise ve aciliyeti varsa bu durumda taş kırma yöntemi tercih edilmez. Bu durumda zaman kriteri vardır ve taş 2 cm den büyük ise taş kırma yöntemi ile bu taşların bitimi için bir sonuca ulaşılamaz. Dolayısıyla bu tip durumlarda işin içine cerrahi yöntemler devreye girmektedir.

            Cerrahi yöntemlerde ise taş eğer böbreğin içinde ise böbreğin endoskopik bir alet yardımı ile cilt altından girilerek taş temizlenir. Eğer taş böbrek ile idrar kesesi arasındaki yolda ise ince bir optik cihaz yardımı ile idrar yapılan delikten içeri girilerek taş alınır. 

Bu tip durumlarda hekimlere başvurulmalıdır ve kullanılan ilaçlar vakaya göre olumlu etkiler oluşturmaktadır.


Kaynak : Safirex

28 Mart 2013 Perşembe

Karaciğer yağlanması sonuçları

Hiçbir neden yokken görülen karaciğer yağlanmasının yanı sıra alkol tüketimi hastalıklar ilaç kullanımı beslenme ve yaşam şekillerine bağlı sebepler de karaciğer yağlanmalarının başlıca nedenlerindendir. Karaciğer yağlanması hastaların kolaylıkla fark edebilecekleri türden bir hastalık olmamakla birlikte karın ağrısı kilo verme zorluğu iştahsızlık bulantı ve kusma önemli belirtilerdendir. Bunun yanı sıra yüzde ve vücutta oluşan sivilceler karaciğer yağlanmasıyla paralellik gösteren durumlardandır.

            Aşırı kalori tüketimi düzensiz beslenme ve sporsuz yaşamın getirdiği fazla kilolarda zaman içinde karaciğerin yağ bağlamasına sebep olan alkol ve ilaç kullanımı dışındaki en önemli sebeptir. Son zamanlarda karaciğer yağlanmasının artmasının en önemli sebeplerinden biri obezite sorununun giderek artması ve yaygınlaşmasıdır. Alkole bağlı karaciğer yağlanması sirozun ilk evresi olduğu için önemlidir. Onun dışında Hepatit ABC karaciğer kanseri ve diyabet hastalığı karaciğer yağlanması sonuçlarında oluşur. Karaciğer yağlanması başka hastalıkları tetikleyip ortaya çıkarmazsa ve doğru hamleler yapılırsa endişe edilecek bir hastalık değildir.

            Karaciğer yağlanması sonuçlarını önlemek zamanında teşhis ve düzenli ilaç tedavisi ve doğal ürünlerle mümkündür. Kullanılan ilaçlar ve dikkat edilen beslenme düzeni karaciğer yağlanmasının önüne geçebilmek için en önemli çözüm yollarındandır. Kolesterol arttıran yiyeceklerden uzak durmakta karaciğer yağlanması sonuçlarını en aza indirmek için gereklidir. Bunun yanı sıra düzenli spor yapmak ve ideal vücut kilosunu korumakta etkili çözüm yollarından sayılır.

26 Mart 2013 Salı

Böbrek taşı kimlerde görülür

Böbrek taşı kimlerde görülür sorusuna bakıldığında öncelikli olarak risk gruplarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Böbrek taşı konusunda risk grupları arasında en önemlisi çevresel faktörleri taşıyan gruplardır. Sıcak iklimlerde yaşayanlar çok fazla terleyeler yeterince sıvı almayanlar gibi konular değerlendirildiğinde coğrafi bölgelerin bu hastalık üzerindeki etkisi ön plana çıkmaktadır.

            Ülkemiz iklim ve sıcaklığa bakımından taş bölgesidir. Avrupa ve Amerika'ya oranla ülkemizde çok daha fazla sayıda böbrek taşı hastası bulunmaktadır. İkinci faktör olarak ise genetik yatkınlık bulunmaktadır. Baba, anne,  dayı, teyze, hala, amca gibi birincil ve ikincil derecede akrabalarda taş varsa gelen soylarda taş oluşma riski çok yüksektir. Böbrek üreter idrar kesesi bölgesine bakıldığında eğer bu bölgede doğuştan gelen bir tıkanıklık varsa bu tip hastalarda böbrek taşı görülme oranı yükselmektedir.

            İdrar akış bölgelerine bakıldığında idrar akışının bozulduğu tıkandığı noktalarda böbrek taşı için risk faktörleri oluşmaya başlamıştır. Böbrek taşı önce çok küçük bir yapıda başlar. Bu oluşuma çekirdek adı verilir. Zaman içerisinde eğer tıkanıklık devam ediyorsa ve idrar oradan atılamıyorsa önce kum tanesine daha sonra ise büyük bir taş parçasına dönüşebilmektedir.

            Tedaviye ilk adım olarak ilaçlar ile başlanmalıdır. Bu alanda kullanılan ilaçlar hastalığın tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Böbrek taşı kimlerde görülür diye bakıldığında kişiler sağlıklarına gereken önemi veriyorlar ise gerekli kontrolleri yaptırmalı ve alanında uzman hekimlerden yardım almalıdır. 

24 Mart 2013 Pazar

Şeker Nasıl Düşürülür


Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet hastalığı kanda şekerin yükselmesi ile meydana gelen bir rahatsızlıktır. Kanda şekerin yükselmesi ile hastada bazı belirtiler gözlenir. Çok su içme fazlaca idrara çıkma çok fazla yemek yemekle beraber yaşanan kilo kaybı şeker hastalığının belirtilerindendir. Şeker hastalığında pankreas dediğimiz kan şekerini düzenleyen organdaki insülin hormonlarının salgılanması bozukluğuyla ortaya çıkar.

             Bununla beraber aşırı kilolu insanlarda artan yağ dokusuna bağlı olarak insülin yeteri kadar salgılansa bile şekerin hücre içine girip enerji olarak kullanılması engelleneceğinden şeker yüksekliği yani diyabet ortaya çıkabilir. Şeker hastalığı önlenmezse küçük ve büyük damarlar üzerinde olumsuz etkiler doğuracağından şekerin düşürülmesi gerekir.

            Şeker nasıl düşürülür? Şeker yüksekliğine karşı şeker hastaları insülin iğnesi kullanır. İnsülin kullanımı günde 2 ya da 4 doz olarak hastanın yaşı ve kilosuna göre düzenlenebilir. İnsülin kullanımında özellikle dikkat edilmesi gereken insülin kullanıldıktan sonra yemek saatlerine dikkat edilmesidir. İnsülinler etki süresine göre yemekten 2-4 saat sonra maksimum etkiye ulaşıp kan şekerini düşürürler. Eğer insülin yapıldıktan sonra yemek saati aksatılırsa kan şekerinde düşme ve hipoglisemiye bağlı semptomlar oluşabilir. O nedenle insülin kullanan hastaların yemek saatlerine dikkat etmesi gerekmektedir.

            Aşırı kiloya bağlı oluşan şeker yüksekliğinde egzersiz ve diyet yapılarak kilonun kontrol edilmesiyle ilaç kullanmadan da şeker düşürülür. Egzersiz kan şekerinin düşürülmesinde yapılması gereken en önemli aktivitedir. Egzersize bağlı olarak şeker nasıl düşürülür: Egzersiz sırasında dokuların enerji harcaması artar. Ve dokuların glikoz kullanımı artacağından glikoz vücutta depolanmadan enerjiye dönüşür. Bu da kan şekerinde düşmeye neden olur.

22 Mart 2013 Cuma

Şeker Hastalığı Tehlikesi


Genel olarak ellili yaşlarda kendini gösteren şeker hastalığının tehlikesi gözle görülür şekilde tehlikelidir ve küçümsenmemelidir. Belli bir yaştan sonra yakalanılan bu hastalığın Türk toplumunda dört kişiden birinde bulunmaktadır. Çağın önde gelen kanser ve kalp kriziyle aynı seviyede olmasa da sayı olarak fazla orandadır.

               Atardamarların zarar görmesiyle başlayan Şeker Hastalığı Tehlikesi’nde öncelikle olarak korunması gereken yerlerin başında eller ve ayaklar gelmektedir. Yaraların geç iyileşmesi bakımından elin herhangi bir yerinde oluşan kesiğin iyileşmesi haftaları alırken. Ayağınızda oluşan küçücük bir yaranın korunmadığı yahut tedavi ettirilmediği takdirde büyümesi halinde mikrop yayılır ve birçok hastada kangren gibi kötü sonuçlara varılmıştır.

            Damarlarda oluşan hasar yüzünden dokularınıza  kan gitmez ise gözlerde körlük kısmi ya da tamamı felç kalp krizi gibi başlıca hastalıkları beraberinde getirebilmektedir. Kesin bir dille stresten ve üzüntüden uzak durmalı ilaçlarınızı aksatmadan kullanmalısınız. Dikkatli korunmadığı ve doktor kontrolü tercihi hariç şeylerin kullanımı sonrası kişilerin vahim neticelerle karşılaştıkları ve devamında başka hastalıkların da kapısına davetiye çıkardığı bilinmektedir.

               Çoğu insan tarafından pekte ciddiye alınmayan Şeker Hastalığı Tehlikesi altındaysanız yahut adaysanız. Sizde de devamlı olarak halsizlik iş yapma istememe asosyal olma geceleri sürekli olarak tuvalet ihtiyacı hissetme aşırı su içme ya da hiç su içememe görmede sorun ya da bayılacakmış hissiyle görememe gibi bir sorunlar yaşadığınızda hemen en yakın hastaneye gidin ve kesinlikle ertelemeyin. Unutmayın ki sağlık asla şakaya gelmez.

18 Mart 2013 Pazartesi

Şeker hastalığında beslenme

Günümüzde insanlarımızın arasında şeker hastası olan kişilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Halk arasında şeker hastalığı diye bilinen diyabet pankreastan salgılanan insülin (kan şekerini düşürür)  hormonunun yetersizliğinden dolayı kandaki şeker miktarının yükselmektedir. Bu nedenle hastalıktan korunmak için veya hastalık evresinde doğru beslenmek çok önemlidir. Peki, Şeker hastalığında beslenme nasıl olmalıdır?

                 Öncelikle şeker hastası olan bir kişi ideal kilosuna ulaşmalı ve öyle kalmalıdır. Sık sık azar azar beslenmeli ve öğün atlamamalıdır. Öğün araları 25- 3 saat kadar olmalıdır. Genelde aynı saatlerde beslenmeye dikkat etmelidir. Karbonhidratlı yani şekerli besinler tercih edilmemelidir. Çünkü şekerli besinler kan şekerinin kontrolünü zorlaştırır. Karbonhidratlı besinler derken kastettiğimiz; ekmek makarna reçel pasta çikolata gibi şeker içeren gıdalardır.

             Şeker hastalığında beslenme de dikkat edilecek hususlardan bir diğeri de protein ağırlıklı beslenmeye özen gösterilmeli kırmızı et yerine beyaz et tercih edilmelidir.   Günde et süt yumurta gibi besinler tüketilmeye dikkat edilmeli ve sebzeler az suyla pişirilerek tüketilmelidir. 

Lifli(posalı) besinler tüketilmesine özen gösterilmelidir. Kuru baklagillerden; kuru fasulye nohut mercimek barbunya kepekli tahıllardan; esmer ekmek bulgur kepekli pirinç sebze ve meyve ağırlıklı beslenilmelidir. Doymuş yağ içeren bitkisel margarinler yerine doymamış yağ içeren sıvıyağlar 
kullanılmalıdır. 

Ayrıca acil durumlarda kan şekeri normal değerlerin üstündeyse şeker seviyesini dengeye getiren ilaçlar kullanılmalıdır. Unutmayalım ki acil zamanda şeker ilaçları hayat kurtarır.
                 Sonuç olarak; sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Çünkü şeker hastalığında beslenme çok önemlidir. 

15 Mart 2013 Cuma

Kabızlık için şifalı bitkiler

Kabızlık problemi herkesin karşılaşabileceği bir rahatsızlıktır. Bağırsaklardaki hareketlerin yetersiz kalması ile ortaya çıkan rahatsızlık bazı bitkiler ile önlenebilir. Kabızlık için şifalı bitkiler adı altında pek çok bitkiye ulaşabilmemiz mümkün. Mesela pırasa erik kiraz üzüm zeytinyağı ve şalgam gibi bitkilerin kabızlığa iyi geldiği bilinir. Diğer bir bitki ise elma. Kabukları ile birlikte yenen elma kabızlığa iyi gelir. Frenk üzümünün yapraklarından yapılan çay gül yapraklarından yapılan reçel yine kabızlığa iyi gelen bitkiler arasında yer almaktadır.

            Kabızlık ilk zamanlarda çok önemsenmeyen bir problem olarak görülür. Ancak ilerleyen zamanlarda daha ciddi bir hal alır ve bu aşamada bu problemden kurtulmak o kadar basit değildir. Hatta kabızlık daha ciddi hastalıkların da habercisi olabilir. Bu nedenle tedavisine en yakın zamanda başlanmalıdır.

            Kabızlık için şifalı bitkiler ile tedavi görülebilir. Farklı bitkilerin bu hastalığa engel olmasından yararlanılarak tedavisi sağlanabilir. Kabızlık için şifalı bitkiler yeterli olmadığında ise bunun için hazırlanan ürünler kullanılabilir. Kabızlık tedavisi için geliştirilen ürünler son zamanlarda bu tedavide sık sık kullanılır durumda. Bu ürünlerin faydası yadsınamaz.

            Çok ciddi bir rahatsızlık olarak görülmeyen ancak sonralarında önemli bir probleme dönüşen ya da ciddi rahatsızlıkların habercisi olan kabızlık problemi tedavi edilebilir bir hastalıktır. Gerek şifalı bitkiler gerekse bunun için geliştirilen ürünler yardımıyla bu hastalık tedavi edilebilir.

12 Mart 2013 Salı

Demir eksikliği zararları

            Kadınlar bebekler ve hamilelik sürecinde olan bayanlarda sıklıkla görülen demir eksikliğine bağlı kansızlıklar gün geçtikçe artmaktadır. Erkeklere nazaran kadınların demir ihtiyaçları daha da fazladır. Kadınlarda hamilelik lohusalık aşırı adet kanamaları gibi problemlerde demir eksikliği görülebilir. Erken yaşta başlayan demir eksiklikleri ileriki yaşta çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlar.

            Demir eksikliği zararları vücutta farklı deformasyonları meydana getirir. Vücuttaki demir oranının azalması ile baş dönmeleri aşırı yorgunluk halleri tırnak kırılmaları iştah kaybı dikkat azalması hafıza sorunları baş ağrıları kolay üşüme nefes darlığı gibi sorunlar ile baş göstermektedir. İlerleyen evrelerinde zararları artmakta ve şikâyetler çoğalmaktadır. Demir eksikliği zararları vücudun her bölgesini etkileyecek biçimde ilerlemektedir.

             Çocukluk döneminde baş gösteren demir eksikliği problemi ileriki dönemlerde dikkat kaybı iştahsızlık zekâ problemleri dayanıksız bir bağışıklık sistemi gibi sorunları meydana getirir. Kansızlık çeşitli testlerle belirlenen bir rahatsızlıktır. Tedavi süresinde kansızlığa yol açabilecek unsurlar belirlenir ve ona göre bir tedavi metodu uygulanır. Bunlara uygun olarak vücudun günlük ihtiyacını karşılayacak demir içerikli çeşitli yiyeceklerin tüketilmesinde yarar vardır.


 Günlük demir ihtiyacını karşılayacak şekilde demir içerikli yiyecekler düzenli olarak tüketilmelidir. Vejetaryen beslenen kişilerde bu beslenme modülü daha fazla olmalıdır. Bu vitaminlere ek demir oluşumunu sağlayan demir içerikli ilaçlar ile de olumlu sonuçlar alınabilir. Doktor kontrolünde yapılan ve de izlenilen yol neticesinde ilaç tedavisi uygulanabilir.

10 Mart 2013 Pazar

Şeker Hastaları

            Kalıtsal olarak bilinen ve diyabet adı verilen şeker hastalığı toplum içinde çok sık rastlanır. Oldukça risk taşıyan hastalık şeker hastaları için devamında güç bir yaşantı sunmaktadır. Pankreasın ürettiği insülinin yetersizliği veya etkisiz olmasından kaynaklanır. İnsilün yeterli miktarda alınamayınca şeker ve diğer besin öğeleri ihtiyaç duyulan hücrelere ulaşamaz. Bunun sonucunda hücreler şeker ihtiyacı hissederken kandaki şeker oranı normal değerlerin çok üzerine çıkar.
            Yükselen şeker hastanın vücudunda zehir etkisi oluşturarak tüm vücudu hücreleri olumsuz etkiler. Durum böyle iken hastanın günlük yaşantılarını devam ettirebilmesi için mutlaka uzman hekim tarafından belirlenen beslenme listesine mutlaka uyma zorunluluğu ilaç desteği ile tamamlanmalıdır. Vücut sürekli olarak bir miktar şekere ihtiyaç duyduğu için dikkat edilmelidir. İnsülin olarak bildiğimiz ilaç aslında bir hormondur ve pankreas tarafından üretilir. Şeker hastaları sık sık idrara çıkma durumu ile karşı karşıya kalırlar.
            Kan şekeri yükseldiği zaman böbrekler ememedikleri fazla şekeri dışarı atmak isterler. İdrarla atılan şeker dolayısı ile vücutta sıvı kaybına da sebep olur ve sonucunda ağız kuruluğu yapar. Hasta normalden daha fazla su içme isteği ile karşı karşıya kalır. Göz ile ilgili bulanık görme sorunları oldukça fazla rastlanan sorunlardan birisidir. Susuzluğun sebep olduğu bu durum gözü doğrudan etkilemektedir.
            Genellikle halsiz ve yorgun olan şeker hastaları hücreleri için yakıt görevi olan glikozu yeterli miktarda alamadıkları için bu durum onlar için oldukça sıkıntı verir. Bu kaybın yerine konabilmesi için vücutta birikmiş yağlar yakılmaya başlar ve kilo kaybı baş gösterir. Günde bir defa ölçülen kan şekerine bakılarak doktorumuzun vereceği ilaç tedavisi bu sorunları hafifletir.


6 Mart 2013 Çarşamba

Reflü Belirtileri

            Reflü belirtileri açısından bakıldığında aslında çok geniş bir alanı kaplamaktadır. Geneline bakıldığında bu reflü hastalığından şikayetçi olan kişiler açısından bakıldığında belirtileri iki ana grupta toplamak mümkün olmaktadır. Bunları  tipik bulgular ve atipik bulgular olarak isimlendirmemiz mümkündür.

            Reflü belirtileri sıralanırsa en tipik neden mide ve göğüste yanma hissinin olmasıdır. Bir başka belirti ağza acı, ekşi tatta sıvı gelmesidir. Mide ekşimesi de reflü belirtileri arasında yer almaktadır. Bir takım nedenlerden dolayı yediğimiz besinlerin tekrardan ağza gelmesi gibi belirtiler en sık karşılaşılan tipik reflü bulgularıdır. Bunların dışında aslında reflüye neden olabilecek birçok etken vardır. Bu çokluğundan dolayı da aslında birçok hastalık ile karışma riski olmaktadır.

            2. tip belirtiler olan atipik bulgular arasında en çok rastlanan belirti ise; kulak burun boğaz hastalıkları ile karışan bulgulardır. Çünkü bu tip reflü bulguları genelinde boyun kısmını ilgilendiren bulgulardır. Bunlara baktığımızda; ses kısılması ağız kokusu kronik denilen gıcık şeklinde öksürmeler yani kuru öksürük diş çürümeleri(diş hastalıkları ile de karışmaktadır.)kronik sinüzit gibi nedenler kulak-burun-boğaz hastalıkları ile karışan bulgulardır. Bir başka nedenler ise kalp rahatsızlıkları ile karışan bulgulardır.

            Bunlar; eğer mide fıtığına bağlı reflü var ise bu kalbe çarpıntı ve kalbe baskı uygulamaktadır. Bunun nedeni aslında mide basıncının artması ile yukarıya basınç olmasıdır. Ve kalpte aslında sorun olmamasına rağmen sanki sorun varmış gibi hissedilmesi sonucunda da reflü belirtileri kalp rahatsızlıkları ile karıştırılmaktadır. Bir uzman kişiye başvurulduğunda ilaç yardımı ile kolay bir şekilde tedavi edildiği bilinmektedir.

4 Mart 2013 Pazartesi

Karaciğer Yağlanması İlaçları



                Günümüzdeki önemli hastalıklardan birisi de karaciğer yağlanmasıdır. Karaciğer yağlanması başlıca iki sebepten kaynaklanmaktadır. Birinci sebebi ve en yaygın sebebi alkol kullanımından kaynaklanan yağlanmadır.

             Aşırı ve bilinçsiz alkol tüketimi karaciğerlerin yağlanmasına sebep olmaktadır. Bu ise devamında çok daha büyük hastalıları getirmektedir. Onun için karaciğer yağlanması ilaçları için söylenebilecek ilk söz alkol kullanımının sona erdirilmesidir. Yoksa bir taraftan ilaç kullanıldığı halde diğer taraftan alkol alınmaya devam edilirse bu durumda ilacın bir faydası görülmeyecektir. Bu sebeple karaciğer yağlanması ilaçları kullanan kişi eğer yağlanma alkol alımından kaynaklı ise mutlaka alkol alımını azaltması ve tamamen bitirmesi gerekmektedir.

                Alkol kullanımından kaynaklanmayan karaciğer yağlanmaları ise genelde; obezite şeker hastalığı metabolik sendrom trigliserid fazlalığı endüstriyel toksinler bakır depo hastalığı demir depo hastalığı kullanılan bir takım ilaçların etkisi karaciğer depo hastalığı ve sirozun ilk evreleri gibi sebeplerdir.
                Alkole bağımlı olmayan bu gibi sebeplerde karaciğer yağlanması ilaçları etkisini göstermesi için sebep olduğu hastalığı da tedavi etmek gerekmektedir. Örneğin obeziteden kaynaklı bir karaciğer yağlanması var ise mutlaka obezite ile mücadele etmek düzenli spor yapmak ve kilo vermek için çalışma yapmak gerekmektedir.

                Sonuç olarak karaciğer yağlanmasının tedavisi ilaçla desteklenmekle beraber asıl buna sebep olan hastalılarla da mücadele ederek de mücadele etmek gerekmektedir. Daha çok bitkisel tedavi ve ilaçlar ile birlikte spor en etkili yoldur.